Ralph Lauren ve 3.1 Phillip Lim gibi markaların büyüleyici Showlarının yanı sıra yakın zamanda “Project Runway” yarışmasını kazanan Bishme Cromartie gibi gelecek vaat eden tasarımcıların çıkışları da dahil bir dizi önemli etkinliğe ev sahipliği yapan New York Moda Haftası, bu yıl da şehri kasıp kavurdu.
Helmut Lang, yükselen tasarımcı Peter Do ile podyumlara geri döndü. Peter Do’nun Helmut Lang için hazırladığı, takım elbise ve temel kıyafetlere şiirsel bir yaklaşım içeren ilk çalışmasında tasarımcı, minimalist markanın estetiğine kendi zarif duyarlılığını kattı.
Şehrin dört bir yanına dağılan haftanın defilelerine Padma Lakshmi, Awkwafina, Venus Williams ve Maddie Ziegler gibi ünlüler büyük ilgi gösterdi
Haftanın en yıldızlarla dolu etkinliklerinden bazıları Christian Siriano’nun Janet Jackson, Laura Linney, Laverne Cox, Kesha ve Avril Lavigne gibi eklektik bir ön sıranın yer aldığı 15. yıldönümü defilesi ve 2019’dan beri New York Moda Haftası defilesi düzenlemeyen Ralph Lauren‘in geri dönüşü oldu.
Aralarında Diane Keaton, Julianne Moore, James Marsden, Cara Delevingne, Amanda Seyfried, Jennifer Lopez (bir kez daha), Keri Russell ve Gabrielle Union gibi isimlerin de bulunduğu ünlüler birbiri ardına defileye katıldı.
Defile, Ralph Lauren’ın en yeni el çantası RL 888’in yüzü olan model Anna Ewers tarafından açıldı. Bu arada, podyumun kapanışını süper model Christy Turlington, vücudunu mükemmel şekilde ön plana çıkaran altın rengi bir elbiseyle yaptı. Ralph Lauren’ın koleksiyonu “kişisel stilin özgünlüğünü gözler önüne serdiği gibi, kadının nasıl zamansız, modern, cesur, romantik, sofistike ve canlı , özgür ruhlu ve biricik olabileceğinin adeta ispatıydı.
Ralph Lauren Hafta boyunca podyumlarda uzun ceketler ve büyük boy takım elbiseler neredeyse hiç görünmeyen tüllü elbiseler ile Moda Haftası’na damgayı vurdu.
Moda Haftasına katılan markaların çoğu ölçülü renk paletleri kullanırken, maksimalist yaklaşımlar sunan markaların sayısı da hayli çoktu.
Ayrıca Sürdürülebilirliğe önem veren tasarımcılar bu sezon yeni malzemeleri ve malzemeleri yeniden kullanma yollarını keşfettikleri tasarımları sergileme şansı buldu.
Tasarımcı LaQuan Smith, İlkbahar-Yaz 2024 koleksiyonunun kapanış yürüyüşü için modelleriyle birlikte podyuma çıktı. Smith koleksiyonu’nu “tıklım tıklım dolu bir gece kulübünde içki servisi yapan karakterlerden ilham aldım” şeklinde özetlerken, Ultra keskin terzilik, cesur oranlar ve malzemelerin son derece teknik bir şekilde işlendiği koleksiyon, bizleri adeta fütüristik bir LaQuan Smith evrenine götürdü.
Jason Wu defilesinde yıpranmış etek uçları ve delikler, lüks serigrafi baskılı elbiseler “sessiz lüks” trendini yeni ve heyecan verici yerlere taşıdı. Wu koleksiyonuna “Solstice” (Gündönümü) adını verdi. Koleksiyon boyunca, karmaşık baskılar ve gevşek oranlar rahatlık ve akışkanlığın büyüleyici hissiyatını bizlere fazlasıyla hissettirdi.
Avustralyalı Dünyaca ünlü şarkıcı Sia, Pierre Hotel’de enerjik bir kalabalığın önünde koleksiyonun son görünümleri olan ışıltılı, baleden ilham alan elbiseler yürürken sürpriz bir şekilde Christian Siriano’nun podyumuna çıkarak iki şarkı seslendirdi.
Wes Gordon’un Carolina Herrera için hazırladığı çiçeklerle zenginleştirilmiş orantılı ve hacimli tasarımları ise Moda Haftasında büyük ilgi topladı.
Büyük boy altın küpeler, Prabal Gurung’un koleksiyonunun tamamına yayılmış bir ifade aksesuarıydı. Kıvrımlı ve duygulu parçalar, modellere ayrı bir güzellik katıyordu. Prabal Gurung’un göç hikayelerinden ve kültürler arası diyalogdan ilham alan “Batı Doğu ile buluşuyor” temalı koleksiyonu dokusu ve silüetlerin büyüleyici duruşu ile herkesi çok etkiledi ve büyük ilgi gördü. Öğleden sonra bulutlu gökyüzü, cesur renkler ve kabarık, ilgi çekici baskılarla dolu koleksiyonu farklı bir boyuta taşıdı.
Sektörde 35. yılını kutlayan Mark Badgley ve James Mischka, şehir merkezindeki Delmonico’s’da üst düzey elbiselerden oluşan zarif bir koleksiyon sundu. Kıyafetler Badgley Mischka‘nın zamansız estetik anlayışını bizlere ustaca vurguladı.
Michael Kors defilesi ise beni en çok etkileyen defilelerden bir tanesiydi. Kors bu defilede Amerikan tasarımının en ayırt edici özelliklerinden biri olan hareket ve duygusallığa gönderme yaptı.Kors şık şehir terziliğini, resort giyiminin rahat ve baştan çıkarıcı tasarımları ile ölümsüzleştirdi.
Uzun bir blazer ceket, bir bandeau ve şalvarın üzerine giyildi ve mayolar akışkan pilili pantolonlarla eşleştirildi. Dekolte yine en ön plandaydı. Püsküllü pareolar ve bacakları ön plana çıkaran yırtmaçlar gerçekten göz kamaştırıcıydı.
Kors sadece 1970’lerin ikonlarından değil, aynı zamanda kendisinden de alıntı yaptı. Altın tokalar, aynı zamanda Kors’un haşhaş kırmızısı ve parlak kireç yeşili renklerdeki, sıvı jarse parçalarını sarkıttığı, cesur altın kolyelere de yer verdi.
Diğer gece elbise seçenekleri arasında Kors’un denenmiş gerçek payetli streç jarse, canlı kırmızı renkteki muhteşem ipek kaftanı geceye damgasını vurdu. Kors’un favori modelleri Carmen Kass ve Natasha Poly ise gecenin sürpriziydiler. Bu kez, body-con tasarımlar sadece gençler ve yirmili yaşlar için değil, her bedene uygun olarak tasarlanmıştı.
Bu defilede izlediğim her bir parçaya âşık oldum diyebilirim. Gerçekten her bir parçayı dolabıma atmayı çok istiyorum. Son zamanların en güzel, şık ve elegan podyumlarından biri olduğunu vurgulamadan geçemeyeceğim.